Cibaliya Mülteci Kampı, katil İsrail’in saldırılarının 1. yılında hayalet şehre döndü
Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) tarafından 1948’de (Nekbe) kurulan ve Birinci (1987) ve İkinci İntifada (2000) sırasında Filistinli direnişçiler ile İsrail askerleri arasında çetin çatışmalara tanıklık eden Cibaliya Mülteci Kampı’nın canlılığından artık eser kalmadı.
İsrail ordusu, mayıs ayında 3 hafta süren karadan işgal sürecinde Cibaliya Mülteci Kampı’nda yaklaşık 50 bin konutu yıktı, binlercesini de yaktı. Yine aynı dönemde yolları, su, kanalizasyon ağlarını ve su kuyularını tahrip etti.
Kamp, karadan işgal sürecinde maruz kaldığı yıkımın yanı sıra hala İsrail’in saldırılarına uğruyor.
Saldırılar öncesinde 114 bin Filistinlinin yaşadığı Cibaliya’da İsrail’in dayattığı zorunlu göçe rağmen hala 90 bine yakın kişi yaşıyor. Bu kişilerin çoğu, yıkılan evlerinin enkazında hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor.
Cibaliya’da her yer yıkık ve her yer ölüm kokuyor
Doğup büyüdüğü mülteci kampını maruz kaldığı yıkıma rağmen terk etmemekte kararlı olan Abdulkerim Ebu Matar, Cibaliyalıların pek çok kez göç etmesine rağmen kampla kurdukları duygusal bağdan ötürü her defasında buraya geri döndüklerini anlattı.
İsrail’in saldırıları sonucu 4 katlı evi yıkılan, çocuklarından bazısı güneye göç eden Ebu Matar, “Saldırıların üzerinden geçen bir yılın ardından Cibaliya’da her yer yıkık ve ölüm kokuyor.” dedi.
İsrail’in karadan bölgeye her girişinde yıkımın biraz daha arttığını ve Gazze’nin kuzeyindeki yıkım oranının yüzde 80-90’a ulaştığını kaydeden Ebu Matar, savaşın sona ermesini ve “kuzeyin başkenti” olarak adlandırılan Cibaliya’nın eskiden olduğu gibi herkesin uğrak noktası olmasını istediğini ifade etti.
Muhammed Ebu Nasr ise “Cibaliya’nın tarihi açıdan taşıdığı sembolik değeri ve direniş hareketleriyle bağlantısını her Filistinli bilir. Kamp, tarihi boyunca çok önemli olaylara tanık oldu. Sokaklarında ulusal, dini ve ticari etkinlikler düzenlendi.” diyerek Cibaliya’nın öneminden söz etti.
Saldırılar öncesinde Cibaliya çarşısında giyim mağazası olan Muhammed es-Sindavi ise “bir zamanların Cibaliya”sına duyduğu özlemi şu sözlerle anlattı:
“Gazze’nin en önemli ve işlek ticari merkezleri buradaydı. Özel günlerde dükkan ve mağazalar gece yarısına kadar açık kalırdı, bu dükkanlara binlerce kişi girer çıkardı. Artık Cibaliya sokakları yıkılan ev ve işyerlerinin enkazlarıyla dolu.”
Cibaliya çarşısında manavı olan Muhammed Avde ise çarşının sokakları ve dükkanlarıyla tarihine ışık tutan pek çok hikayeyi barındırdığını, İsrail’in karadan işgal sürecinde bu çarşıyı kasten tahrip ederek enkaz yığınına dönüştürdüğünü aktardı.
Her şeye rağmen Cibaliya’da yaşamaya kararlılar
Hamid Abdulkerim Ebu Matar ise Gazze’nin kuzeyinde yaşamın çok zor olduğunu dile getirdi.
İnsanların yiyecek yemek ve ateş yakacak odun bulamadığını söyleyen Ebu Matar, şunları kaydetti:
“Yahudiler idam hükmümüzü vermiş. Evlerimiz, çocuklarımız, her şeyimiz gitti ama buna rağmen burada yaşamaya kararlıyız. Malımız, mülkümüz, canımız önce Allah’a sonra vatana feda olsun.”