Gazze’de tedavi olamayan çocuklar, hastane köşelerinde ölümle pençeleşiyor

İsrail ordusunun, varılan ateşkes anlaşmasının ilk aşaması uyarınca Gazze’ye günlük 600 yardım tırının girişine izin vermesi, sınır kapılarını açması, saldırıları tamamen durdurması ve “Sarı Hat”a çekilmesi gerekiyordu.
Belirlenen sınırlara çekilen İsrail ordusu, sonrasında sürekli bu hattı genişletti. Üstelik Filistinlilere saldırmaya da devam etti. Ateşkes sonrasında yaşanan bu saldırılarda 414 Filistinli hayatını kaybederken, 1142’si yaralandı.
Sınır kapıları açılmadığı gibi insani yardımlar da hiçbir zaman üzerinde anlaşılan sayıya ulaşmadı. Hal böyle olunca 2 yıldır soykırımın durmasını ve Gazze dışında tedavi olmayı ya da ihtiyaç duydukları ilaca ulaşmayı bekleyen binlerce Filistinlinin hayali gerçekleşmedi.
Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kentinde bulunan Nasır Hastanesi çocuk bölümü, yaşanan bu ilaç sıkıntısı nedeniyle ebeveynlerinin gözlerinin önünde acı çeken ve ölümle mücadele eden çocuklarla dolu.
Ateşkesle birlikte bu manzaranın değişmesi bekleniyordu ancak şu ana kadar olumlu bir gelişme olmadı.
Ölümü gözleriyle gören küçük kıza kanser teşhisi kondu
Filistinli 5 yaşındaki Elin Ebu Heddaf, Nasır Hastanesinde tedavi gören çocuklardan sadece biri.
Elin’in babası Eyser Ebu Heddaf, 23 Ağustos 2025’te eşini ve 2,5 yaşındaki kızı Süha’yı İsrail’in düzenlediği saldırıda kaybettiğini söyledi.
Acılı baba kızı Elin’in annesi ve kız kardeşinin ölümüne tanık olduğunu ve sonrasında da büyük bir travma yaşadığını aktardı.
Annesi öldükten sonra kızının hasta olduğunu öğrendiklerini ifade eden baba Eyser, “Kızım böbrek kanseri. Aort damarı ile göğsünde de bir kitle var. Böbreklerinden acil ameliyata alındı. Böbreklerindeki baskıyı azaltmak için iki tane dren taktılar. Bu da hastalığının ne kadar riskli olduğunu gösteriyor. Gazze’deki hiçbir hastanede tedavi imkanı olmadığı için dışarı çıkışına onay verilmesini bekliyoruz.” diyerek kızının tedavisi için çağrıda bulundu.
İlaç sıkıntısı nedeniyle durumu ağırlaştı
Nasır Hastanesinde karaciğer büyümesi semptomları gözlemlenen ve ancak oksijen tüpleriyle nefes alabilen çocuk sayısı da çok fazla.
Nefes alıp doyamayan, karınları aşırı şişkin, sürekli damar yolu açıldığı için kollarında morluklar olan bu çocuklardan biri ise Lana Zurub.
Kızına fanconi sendromu (böbrekteki süzme tüplerinin bozulması sonucu emilimin düzgün yapılamamasıyla seyreden nadir bir hastalık) teşhisi konduğunu aktaran Hedil Zurub, kızının durumunun, saldırılar başladığında yaşanan ilaç sıkıntısı nedeniyle ağırlaştığını belirtti.
Erkek çocuğunda da aynı hastalığın olduğunu ve soykırım sürecinde ilaç sıkıntısı ve sağlıksız gıdalar nedeniyle onu kaybettiğini anlatan anne, “Lana 2,5 aydır hastanede. Karaciğeri ve dalağı büyüdü ve artık hipoksi (oksijen düşüklüğü) sorunu yaşıyor.” dedi.
Kızının dışarıda tedavi için 1,5 yıldır beklediklerini ama şu ana kadar hiçbir cevap alamadıklarını kaydeden Hedil, “Sınır kapısının açılması ve bu sorunumuzun çözülmesini temenni ediyorum. Oğlumu kaybettiğim gibi kızımı da kaybetmekten korkuyorum.” diye konuştu.
Ateşkes varken saldırıya uğradı ve yatağa bağımlı hale geldi
Hastanede başka bir yatakta ise 13 Aralık 2025’te, yani ateşkes sonrasında Mevasi bölgesinde bir İsrail botundan açılan ateş sonucu yaralanan 4,5 yaşındaki Cinan Ebu Amra yatıyor.
Cinan’ın babası Tamir Ebu Amra, saldırıyla kızının sırtının kan içinde kaldığını, Kızılhaç tarafından yapılan tetkik sonucu kalp ve ciğerlerinin çevresinde kanama olduğunun anlaşıldığını ve dren takıldığını söyledi.
Kızını daha sonra Nasır Hastanesine naklettiklerini dile getiren baba, çekilen tomografi sonucu omuriliğinde kırık olduğunun anlaşıldığını aktardı.
“4,5 yaşındaki bu çocuğun günahı ne? Ateşkes yapılmışken ve üstelik güvenli olduğu söylenen bir yerde bu saldırıya uğradı.” diyen baba Tamir, kızının dışarda tedavi olması için ilgili makamlara çağrıda bulundu.



.jpg?format=webp&width=1200&height=630&w=390&resize=390,220&ssl=1)
