Son Dakika

Bernard Williams’tan ahlaki boyutun sınırları

AMORALİZM

Bernard Williams, yalın biçemde kaleme aldığı Ahlak: Etiğe Bir Giriş (Çeviren: Aykut Aytış / Fol Kitap) adlı kitabında, çeşitli ahlak öğretileri ile birlikte ahlak karşıtı yaklaşımları da analiz etmeyi amaçlıyor. 

Bunlardan ilki ahlaklı davranış için geçerli bir nedenin yokluğu üzerinde ısrar eden Amoralizm (Töredışıcılık). Amoralistin beklentisi nedenin akla yatkın bir biçimde açıklanmasıdır. 

Onu rasyonel girişimlerle ikna etme çabalarının nafile olduğunu vurgulayan Williams’a göre asıl sorun, amoralistin ahlak alanını belirleyen sınırın dışında kalıp kalmadığıdır. Eğer o, herkesin çıkarlarının peşinde koşmasında bir sorun görmediğini dile getirirse ahlak alanına adım atmış olur. 

Kuşkusuz, başkalarının çıkarlarını gözetmesi durumunda onun çıkarları kaçınılmaz olarak zarar görecektir. Bu durumda da ancak kişisel bir gerekçe ile itiraz etmek zorundadır. Başkalarının davranışını kınadığında yine kendisini ahlak alanının sınırları içerisinde bulacaktır. 

Williams’ı entelektüel olarak çeken başlıca nokta, amoralistin ahlaki boyuta nasıl çekilebileceğidir. Amoralist yalnızca hoşlandığı ve sevdiği kişilere yardım etmektedir. Dış dünyaya yönelimi sempati duyduğu insanlar ile sınırlıdır. 

Diğer bir deyişle, onun sempati çerçevesinin sınırları tek başına duygusal tutumlar tarafından çizilmektedir. Amoralistin ahlak alanına girişi bu duygusal ufkun aşılarak sempati çerçevesinin diğerlerini de içerecek biçimde genişletilmesi ile olası olabilecektir.

ÖZNELCİLİK

Ele alınan ikinci yaklaşım, ahlakı öznel bir kategori olarak kabul eden Öznelcilik’tir. Bu yaklaşıma göre ahlaki yargıların bilimsel yargılar gibi test edilmeleri olası değildir. 

Williams, öznelciliği benimseyenlerin ahlak ile tercih ya da beğeni gibi tutumlar arasında net bir ayrıma gittikleri konusunda kuşkuludur. Tercih ya da beğenilerin tersine ahlaki görüşler – meşruluk iddiaları birtakım inançlar ile temellendirildikleri için – karşıt görüşte olanlar tarafından sorgulanmakta ve bunların “yanlış” oldukları ileri sürülebilmektedir. 

Birlikte yaşayabilmenin en önemli koşulu, ortak ahlaki tutumlardır. Ortaklığın sağlanması için çaba sarf gösterilmekte ve anlaşma yolu aranmaktadır. 

GÖRECİLİK

Ahlakın göreliliğinden hareket eden, dolayısıyla toplumların birbirlerinden farklı ahlaki standartları olduğunu iddia eden Görecilik, Williams’a göre kendi anlayışı ile zıt nitelikte olan bir ahlaki önermeyi içerir. 

Bir ahlakî kabul bir toplum açısından “doğru”dur. Başka bir toplum, ahlaki açıdan bu toplumun kabullerine karşıt bir konumda olan kabulleri benimsemiş olabilir. Bu benimsenmiş olan şeyler de bu toplum açısından “doğru”dur. 

Buraya kadar Görecilik teorisi tutarlıdır. Bununla yetinmeyen teori, bir toplumun diğerine hoşgörü göstermesi ve müdahale etmemesi gerektiğini ileri sürdüğünde uluslararası ahlak alanına adım atar. 

Bu alana geçildiğinde de artık bir görelilikten söz edilemez. Bunun nedeni, söz konusu ahlaki görüşün bütün uluslar açısından “doğru” olmasıdır. 

FAYDACILIK

Jeremy Bentham’ın temsil ettiği Faydacılık ise insanın amacının mutluluk olduğunu iddia etmektedir. Mutluluk, basitçe faydanın en üst düzeye çıkarılması ve acının en düşük düzeyde tutulmasıdır. 

Amoralizm’de olduğu gibi, ahlaki boyuta geçiş, bireyin kendisine fayda sağlamasının ötesinde başkalarının da fayda elde etmesine izin vermek ile olası olabilir. 

Williams’a göre Faydacılık’taki asıl sorun, mutluluğun rasyonel hesaplamalarla erişilen bencil düşlemler yanında birtakım değerleri de içermesidir. 

Faydacılık, değerleri “irrasyonel” tortular olarak görmek ile değerlere de yine maliyet-getiri ölçütünün egemen olduğunu savunmak arasında bir seçim yapmaktadır. 

Bu noktadan Williams şu sonuca ulaşır: 

Değerler ile birlikte her şeyin faydacı hesaplamaya indirgendiği faydacı sistem, kaçınılmaz olarak kendi amacına ihanet edecektir. 

Söz konusu sistemde daha fazla fayda sağladığı için ahlaken onaylanmamış yöntem ve eylemler seçilecektir. Bu eylemlerin doğuracağı zararları gidermek için yine zararlı başka eylemler ortaya koymak gerekecektir. 

Böylesi bir sürecin sonucunda bireyler faydacı olmayan bir tarzda düşünmek ve yine faydacı olmayan eylemler ortaya koymak zorunda kalacaklardır. 

FELSEFEYİ KUŞKUYU UYANIK TUTMAK!

Sonuç olarak Williams’ın – kesin yanıtlar verme kaygısı taşımadan – incelikli analizleri ile felsefi kuşkuyu uyanık tuttuğu söylenebilir. 

Yazar, hiçbir öğreti sisteminin tam anlamıyla tutarlı olmadığını göstererek sorgulamaların çelişkili ya da kişiyi tatminsizlik duygusuyla baş başa bırakan yanıtlardan daha değerli olduğunu özellikle vurgular. 

Yanıt ise gerçekte öğreti sistemlerinin ortak eksikliğinde aranmalıdır. Bu eksiklik de her bir yaklaşımın ihmal ettiği ve insanları çevreleyen koşullar tarafından yaratılan “zorunluluk” öğesidir. 

Bu öğenin göz ardı edilmesi – özellikle Faydacılık’ta olduğu gibi – insanların sırtına adil olmayacak ölçüde sorumluluk yüklenmesi ile sonuçlanır. 

Bernard Williams’ın Ahlak: Etiğe Bir Giriş’i, söz konusu yüklerin hafifletilmesi yönünde bir çağrı olarak okunmalı.

 

Pools Plus Cyprus


Kaynak Link: NTV/Cumhuriyet

#Bernard #Williamstan #ahlaki #boyutun #sınırları

Pools Plus Cyprus

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Stallion Gayrimenkul Yatırım Danışmanlığı
Başa dön tuşu