Deprem bölgesinde hava kirliliği kılavuz değerlerinin 7.5 katına çıktı

Hava kirliliğinin insan sağlığına etkileri üzerine çalışmalar yürüten, 15 sağlık, çevre ve iklim örgütünün oluşturduğu Temiz Hakkı Platformu (THHP) Türkiye’de hava karnesi niteliğindeki hava raporunu açıkladı. Raporda 2021’de İstanbul’da 4848, Ankara’da 2853, Türkiye genelinde ise en az 42 bin kişi hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdiği iddia edildi. Türkiye’de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına göre havası temiz şehir olmadığına dikkat çekilen rapora göre havası en kirli 5 kent sırasıyla Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya oldu. Hakkâri’de DSÖ standartlarına göre, partikül madde kirliliği yok denecek kadar az kentin kükürt dioksit açısından çok kirli olduğuna yer verildi.
Depremden etkilenen kentlerde hava kirliliği, enkaz tozu ve ısınma için açıkta ateş yakılması gibi nedenlerle ulusal limitlerin 2.5 katına, DSÖ kılavuz değerlerinin ise 7.5 katına çıktığı duyurulurken, kirli havanın başta kanser, kalp-damar, KOAH gibi hastalıklara tetikleyeceği uyarısı yapıldı. Raporda, ölüm nedenleri arasında hava kirliliğinin yüzdelik payının en yüksek olduğu illerin Iğdır, Karaman ve Batman olduğu, 2021’de Batman’da her 100 ölümden 31’inin, Iğdır ve Karaman’da ise her 100 ölümden 28’inin hava kirliliği nedeniyle medyana geldiği belirtildi.
PM10 kirliliği 2021’de Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya’da en yüksek değerlerde ölçülürken, bu illerdeki ortalama değerlerin DSÖ’nün partikül madde PM10 için belirlediği 15 mikrogram/metreküp seviyesinin 5-8 katı olarak saptandı. 200 günden fazla süre PM10 için yönetmelikte belirlenen 40 mikrogram/metreküp ulusal limit değerinin üstünde hava kirliliği ölçüldüğüne yer verilen raporda Batman’da 2021’deki hava kirliliği, DSÖ’nün kılavuz değerinin 7 katından fazla olduğu aktarıldı.
Temiz Hava Hakkı Platformu Koordinatörü Deniz Gümüşel. Türkiye’de 360 istasyonlu geniş bir izleme ağı bulunmasına rağmen bu istasyonlarda düzenli ölçüm yapılmadığını söyledi. PM10 için bile sadece 34 kentin kirlilik durumunu bildiklerini belirten Gümüşel, “Kanserojen ve hava kirliliğine bağlı ölümlerin ana nedeni olan ince partikül madde PM 2.5, sadece 62 istasyonda yeterince ölçülebildi. Bu kısıtlı veriyle bile, Türkiye’de Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) sınır değer olarak belirlediği PM 2.5 yoğunluğunun tam 4 katı kirli hava soluduğumuzu görüyoruz. Afet bölgesinde asbest riski ciddi halk sağlığı sorunu. Hatay İskenderun’da ise partikül madde kirliliği son 40 gündür metreküpte 200 mikrogram ölçülüyor. Şu an devam eden kirliliğin nedeni, yetkililerce araştırılmalı ve acil önlem alınmalı” dedi.
Kaynak Link: NTV/CNN
Bu Haber ACM Cyprus Yeni Teknolojiler Çalışması Kapsamında, OpenAI – ChatGPT Tarafından Sizin İçin (Türkçe veya İngilizce) Yeniden Yazıldı. Okumak İçin Sayfaya Devam Edin.
Deprem bölgesinde hava kirliliği kılavuz değerlerinin 7.5 katına çıktı. Bu rakamlar oldukça şaşırtıcı bir şekilde yüksek seviyelere ulaştı. Hava kirliliği, depremlerin ardından sıklıkla yaşanır. Bunun sebepleri arasında deprem sonrası yapılan arama-kurtarma operasyonları ve yıkılan binalardan çıkan tozlar sayılabilir.
Depremin ardından oluşan hava kirliliği, insan sağlığına ciddi zararlar verebilir. Toz ve kir partikülleri, insan solunum sistemine girdiğinde solunum yollarında tıkanıklıklara ve enfeksiyonlara neden olabilir. Ayrıca hava kirliliği, astım ve kronik bronşit gibi solunum yolu hastalıklarının da sebepleri arasındadır.
Ülkemizde depremler sonrası hava kirliliği konusu sıkça gündeme gelir. Ancak son yaşanan depremlerin ardından ölçülen hava kirliliği değerlerinin, kılavuz değerlerin 7.5 katı kadar yüksek olması oldukça endişe vericidir. Bu yüksek değerlerin bir an önce düşürülmesi, insan sağlığının korunması açısından oldukça önemlidir.
Hava kirliliğinin azaltılması için yapılabilecek birçok çözüm vardır. Bunlar arasında, araç kullanımının azaltılması, fabrika emisyonlarının kontrol edilmesi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı sayılabilir. Deprem sonrası dönemde ise en önemli adımlardan biri, yıkılan binalardan çıkan tozların kontrol altına alınmasıdır. Bu tozların önlenmesi için gerekli önlemlerin alınması, hava kirliliği seviyelerinin düşürülmesinde etkili olabilir.
Sonuç olarak, deprem bölgesinde yaşanan hava kirliliği değerlerinin kılavuz değerlerin 7.5 katına çıkması oldukça endişe vericidir. Bu rakamların düşürülmesi için acil önlemler alınması gerekmektedir. Hava kirliliği, insan sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturduğundan, önlemlerin alınması şarttır. Yüksek seviyedeki hava kirliliği, solunum yolu hastalıklarına neden olabileceği gibi, uzun vadede kalp ve akciğer hastalıkları gibi daha ciddi sorunlara da yol açabilir. Bu nedenle bir an önce tedbirlerin alınması, insan sağlığı açısından oldukça önemlidir.