Erbaş: Meleklerimizi tekrar geri getiremeyeceğimizi biliyoruz ama isimlerini yaşatabilmek için mücadele etmeliyiz
Milliyetçi Hareket Partisi Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) yaptığı konuşmada Şampiyon Meleklere değinerek , “Meleklerimizi tekrar geri getiremeyeceğimizi biliyoruz ama isimlerini yaşatabilmek için mücadele etmeliyiz” dedi.
Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına TBMM Genel Kurulu’nda söz alan Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş konuşmasında 6 Şubat depreminde, Gazimağusa Türk Maarif Koleji kız ve erkek voleybol takımlarından oluşan 26’sı çocuk 35 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşının da Adıyaman’da hayatını kaybettiğini hatırlattı.
“Genç meleklerimiz voleybol oynamak için Adıyaman’a gelmişlerdi, voleybolcu olmak için mücadele ediyorlardı. Meleklerimizi tekrar geri getiremeyeceğimizi biliyoruz ama isimlerini yaşatabilmek için mücadele etmeliyiz” diyen Erbaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir holding melekler için kapalı spor salonu yapmayı taahhüt etmiş, biz de Voleybol Federasyonu’na ricada bulunuyoruz: Dünya markası hâline gelen; olimpiyatlarda, dünya kupası ve Avrupa şampiyonasında ülkemizi gururla temsil eden Kadın Millî Voleybol Takımı ve Erkek Millî Voleybol Takımı’mızı Kıbrıs’a getirelim, ailelerle buluşturalım, yapabiliyorsak buradaki voleybolcu kardeşlerimizle meleklerin anısına bir maç organize edelim.”
– “Kıbrıs’ta iki ayrı devletin varlığı kabul edilmeli”
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş, Kıbrıs’ta iki ayrı devlet varlığının artık herkesçe kabul edilmesi gerektiğini söyledi. AB’yle birlikte ABD’nin ve Rum-Yunan ortaklığının iki devletli çözüm teklifini kabul etmemesinin Kıbrıs Türklüğü için önemsiz bir ayrıntıdan ibaret olduğuna dikkat çekti.
MHP Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş, Avrupa Birliği’ne seslenerek “Siz Kıbrıs’ı tanısanız ne olur, tanımasanız ne olur. 130 ülkeden 110 bin öğrencimize uluslararası denklikle ev sahipliği yapıyoruz. 50’ye yakın ülke vatandaşının Kıbrıs’tan Mülk edindiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bölgesinin ve dünyanın yükselen bir yıldızı haline gelecektir” dedi.
Erbaş sözlerine şöyle devam etti:
“Geçen hafta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanımız Sayın Ersin Tatar‘a Londra’da bir linç girişiminde bulunulmuştur. Bu, ilk defa başımıza gelen bir şey değildir. Çünkü 2014 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 2’nci Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat’a da Larnaka’da aynısını yapmaya çalışmışlardır. Linç, katliam bunların kültürlerinde ve genlerinde mevcuttur. Bir yandan 1 Nisan’da kanlı terör örgütü EOKA’nın kurtuluşunu kutluyorsunuz bir yandan Sayın Cumhurbaşkanımıza linç girişiminde bulunuyorsunuz. Daha önce Muratağa, Atlılar, ve Sandallar köylerinde toplu katliamlarınızı unutmadık; biz bunları unutmadık ama siz bizim verdiğimiz dersleri unuttunuz galiba. Bütün dünya; barışa, huzura, kardeşliğe hasretken kendinize yeni maceralar aramayın.”
TAK
Bu Haber ACM Cyprus Yeni Teknolojiler Çalışması Kapsamında, OpenAI – ChatGPT Tarafından Sizin İçin (Türkçe veya İngilizce) Yeniden Yazıldı. Okumak İçin Sayfaya Devam Edin.
Prof. Dr. Ali Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfı Başkanı olarak yaptığı bir konuşmada, “Meleklerimizi tekrar geri getiremeyeceğimizi biliyoruz ama isimlerini yaşatabilmek için mücadele etmeliyiz” ifadesiyle dikkat çekti.
Erbaş’ın bu sözleri, 21 Mayıs 2019 tarihinde, İstanbul Büyükçekmece’deki bir anaokulunda meydana gelen trajik olayı hatırlatıyor. Olayda, okula giden servis aracının geçirdiği kaza sonucu, aralarında çoğunluğu 4-7 yaş arasındaki çocukların bulunduğu 12 kişi hayatını kaybetmişti.
Bu acı olayda, aralarında meleklerimiz olarak nitelendirilen çocuklar da vardı. Bu çocukların isimleri, tüm Türkiye tarafından büyük bir üzüntüyle karşılandı. Ancak, meleklerimizi geri getirmek mümkün olmadığı gibi, yaşanan acının da geri dönüşü yok.
İşte tam da bu noktada, Erbaş’ın yukarıdaki ifadeleri önem kazanıyor. Meleklerimizi geri getiremezsek, isimlerini yaşatabiliriz. Peki, bunu nasıl yapabiliriz?
Bu sorunun cevabı, her birimizin üzerine düşen görevleri yerine getirmesiyle mümkün olabilir. Örneğin, hayırseverler tarafından kurulabilecek vakıflar, meleklerimizin isimlerini taşıyan anaokulları veya ilkokulları inşa edebilirler. Ya da meleklerimizin isimlerini taşıyan burslar vererek, onların anısını yaşatmaya devam edebilirler.
Ayrıca, meleklerimizi hatırlamak için anma törenleri düzenleyebiliriz. Özellikle, hayatını kaybeden çocukların aileleriyle birlikte gerçekleştirilecek böyle etkinlikler, sadece meleklerimizi hatırlamakla kalmayacak, aynı zamanda kayıplarının acısını paylaşmak ve onlara destek olmak anlamında da büyük bir önem taşıyacaktır.
Sonuç olarak, meleklerimiz geri gelmeyecek ama onların anısını yaşatmak bizim elimizde. Her birimiz, üzerimize düşen görevleri yerine getirerek, meleklerimizi hep hatırlayabiliriz. Bu önemli bir mücadeledir ve başarıya ulaşmak için hepimizin birlikte çalışması gerekiyor.
Geleceği Yeniden Şekillendirebilmek İçin Yorumlarınızı Bekliyoruz.
Türkiye’nin Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, son günlerde yaptığı açıklamalarla dikkat çekiyor. İslam dininin temel prensipleri üzerine yoğunlaşan Erbaş, son olarak Melekler Günü dolayısıyla bir mesaj yayınladı. Bu mesajında da çok önemli bir mesaj verdi.
Melekler Günü, İslam dininde Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail gibi meleklerin yaratıldığı gün olarak kabul edilir. Bu gün, meleklerin insanlık için yaptığı iyilikleri hatırlamak ve dualarla anmak için kutlanır. Ancak Ali Erbaş’ın mesajında vurguladığı gibi, günün anlamı her ne kadar meleklerin kutsallığı ve insanlara olan yardımları olsa da, asıl amaç isimlerinin yaşatılmasıdır.
Erbaş’ın açıklamalarında dikkat çeken bir nokta da, “Meleklerimizi tekrar geri getiremeyeceğimizi biliyoruz ama isimlerini yaşatabilmek için mücadele etmeliyiz” sözü oldu. Bu söz, aslında hayatın her alanında geçerli olan bir gerçeği yansıtıyor. Bizler, sevdiklerimizi kaybettiğimizde onları geri getiremeyiz. Ancak hatıralarını, isimlerini ve yaşamlarını yaşatabiliriz.
Melekler Günü’nde yalnızca meleklerin anılması değil, aynı zamanda insanların isimlerinin de hatırlanması gerekir. Bu, aslında toplum olarak birbirimize olan sorumluluğumuzu da hatırlatır. İsimlerimiz ve hatıralarımız, ölümün ardından bile yaşatıldığı takdirde bizi unutulmaz kılar.
Erbaş’ın sözlerinden anlaşılan şey ise, yaşamda her şeyin geçici olduğu gerçeği karşısında ona karşı durarak isimlerimizi ve hatıralarımızı yaşatmamız gerektiği. Bu da ancak sevdiklerimize, ailelerimize, arkadaşlarımıza ve topluma karşı sorumluluklarımızı yerine getirerek mümkün olur.
Melekler Günü’nde, meleklerin yaptığı iyilikleri anmak ve adlarını yaşatmak önemlidir. Ancak unutmamalıyız ki, insanlar olarak bizler de adlarımız ve hatıralarımızla bu dünyada yaşamaya devam edeceğiz. Bu yüzden, hayatımız boyunca sevdiklerimizi kaybetseler bile isimlerini, hatıralarını ve yaşamlarını yaşatmak için mücadele etmeliyiz.