İran-İsrail Savaşı Üzerine | DefenceTurk

“İran’ın hava sahasında hakimiyeti kaybetmesi ile yüzlerce füze sistemi (kara tabanlı hava savunma ve balistik) henüz yerdeyken imha edildi.”
Ahmet Alemdar
Orta Doğu’nun iki önemli aktörü İran ve İsrail arasında uzun yıllardır dolaylı olarak varlık gösteren çatışmalar yeni bir boyuta taşındı. Geçmişte yine İsrail ve İran birbirlerini ana karalarında hedef almıştı ancak bu denli kapsamlı ve yıkıcı bir boyuta ulaşmamıştı. Geçmişte bilhassa İran’ın vekil unsurlar ile İsrail’le karşı karşıya gelmeyi tercih ettiği tablo nihayetinde İsrail’i hedeflerine yakınlaştırdı. İran’ın nükleer faaliyetlerinde amacına ulaşmasına ‘ramak’ kaldığı gerekçesiyle İsrail’in “önleyici” olarak ifade ettiği doğrudan bir müdahale ile bölgede tansiyon yükseldi. Süreç içerisinde bölgede çatışmalara taraf olmayan ülkeler (Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan) dahi hava sahalarını uçuşlara kapatmak zorunda kaldı. ABD’nin de dahil olduğu süreçte nükleer görüşmelerin yapılması, küresel güvenliğin ve enerji arzının korunması için kalıcı ateşkes görüşmelerinin yapılması beklenmektedir.
Önleyici Taarruz: Yükselen Aslan
İsrail’in bir süredir İran’a nükleer yapılarına yönelik saldırı niyeti bilinirken nasıl gerçekleşeceği yönünde ise çeşitli öngörüler vardı.
İsrail’in “önleyici” olarak nitelendirdiği ve “komuta kontrol” taarruzunu da içeren kapsamlı “Yükselen Aslan” harekâtında sürpriz faktörler de sonuçlar üzerinde etkili oldu. Uzun menzilli kara ve hava tabanlı seyir füzelerinin kullanılması bunlardan öne çıkan seçenekti. İsrail ise sürpriz faktörünü de devreye alarak İran’ı ana karasında kayda değer şekilde hedef aldı.
İran – İsrail Savaşı Üzerine çalışmasının tamamı Defence Turk Dergi 27′nci sayısında.
Çalışmanın tamamını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
Bu noktada ilk dalga için kullanılan sistemler kadar önemli bir istihbarat başarısından söz edilebilir. İsrail’in istihbarat organizasyonları İran’ın başkenti Tahran’da üç katlı bir binada kamikaze İHA üretirken aynı zamanda bunları işletecek /konuşlandıracak elemanları da hazır bulunuyordu. Bunun yanı sıra İsrail üretimi IP kontrollü Spike güdümlü füzeler yine İran topraklarına sokularak harbe hazır duruma getirilerek hava savunma sistemlerinin imhasında kullanıldı. İsrail’in yerel iş birlikçileri / elemanlarının İran’daki varlığı değerlendirilen bir ihtimal iken füze ve kamikaze İHA’ların işletilmesi başarı olarak nitelendirilebilir. İran istihbaratının da paralel olarak ciddi bir başarısızlık gösterdiği görülmektedir. Zafiyetin birçok sebebi olabileceği gibi gelinen noktada sonuçları konuşulmaktadır; üst düzey kamu yetkilileri yatak odalarında, birçok kara tabanlı taarruz ve savunma sistemi hangarında hedef alındı.
İsrail’in Hava Üstünlüğü
İsrail aldığı destekleri gerçekten iyi yöneterek bölgesindeki en yüksek teknolojiyi işleten hava güçlerindendir. ABD ile olan özel ilişkileri İsrail’e özel konfigürasyonlarda hava araçlarının kazandırılmasını sağlamıştır. İsrail kendi ihtiyaçlarına yönelik yazılımsal ve donanımsal revizyonlar ile en ideal çözümlere sahip olmuştur; F-16I Sufa, F-15I Ra’am ve F-35I Adir. Bahse konu platformlarda gelişmiş radar ve sensörlerin yanı sıra uzun erimli, hassas taarruza uygun silah sistemleri kullanılmaktadır.
İsrail’in yayınladığı ve kamuoyuna yansıyan görüntülerden; Rampage hava-yer füzesi, Delilah seyir füzesi ve sığınak delici hassas güdüm kitli mühimmatlar kullandığı görülmektedir. Tüm bunlara ek İsrail’in ürettiği Hermes 900 ve Heron S/İHA’lar, Harop dolanan ile kamikaze İHA’lar eklenince, İran’ın nükleer yapıları dahi kritik altyapıları hedef alınabilmektedir. İsrail ayrıca hem denizden hem de karadan atılan uzun menzilli balistik ve seyir füzelerine sahiptir. Tüm bunları tamamlayıcı olarak gelişmiş radar, sensör ve elektronik harp gibi yetenekleri ile İran’dan oldukça ayrışmaktadır.
Tarih, uluslararası ilişkiler ve savunma sanayii araştırmacısı