Mahya nedir? İlk mahya ne zaman kuruldu? – Son Dakika Türkiye Haberleri

Farsça mâh “ay” isminden Arapça -iyye ekiyle oluşturulmuş Osmanlıca mâhiyye (aylık, aya mahsus) kelimesinin günümüz Türkçe’sindeki şeklidir. Receb, şâban, ramazan aylarının halk arasında adları verilmeden sadece “üç aylar” olarak anılması gibi mahya da yine adı verilmeden “ramazan ayına mahsus” anlamını kazanmış olsa gerektir. Çünkü bu uygulama bazı özel durumlar hariç yalnız ramazan ayında yapılmaktadır. Ancak kelimenin açıklanan anlamı kazanmasında Arapça mahyâ (Hz. Peygamber’e salâtüselâm getirilen meclis; zikir meclisi) kelimesinin de etkisi olduğu şüphesizdir. Çünkü gerek kelimeler arasındaki ses benzerliği, gerekse “leyletü’l-mahyâ” denilen mübarek gecelerde zikir meclisi kurulan camilerin alışılmışın üstünde kandillerle donatılmasının, hatta mahya tekniğine benzer usullerle süslenmesinin bir rastlantı olması uzak bir ihtimaldir.
Osmanlılar döneminde yağ kandilleri ile yapılan mahyalar, günümüzde elektrik ampulleri ile yapılmaktadır.
İLK MAHYA NE ZAMAN KURULDU?
Osmanlılar’ın ilk mahyayı ne zaman kurdukları bilinmemektedir. Ancak 1578’de İstanbul’a gelen Alman seyyahı Schweigger’in seyahatnâmesinde yer alan bir tasvirde minareler arasındaki bir mahya açıkça görülmektedir. 996 yılı Rebîülevvelinde (Şubat 1588) III. Murad’ın bir tezkire-i hümâyunla mevlid kandilinde Regaib ve Berat gecelerinde olduğu gibi minarelerin kandillerle donatılmasını emretmesi, esasen mûtat olan mübarek gecelerde kandil yakma geleneğine mevlid gecesinin de eklenmesi ve bu geleneğe resmiyet kazandırılması şeklinde yorumlanmıştır. II. Selim’in mübarek gecelerde camilerin kandillerle süslenip aydınlatılmasını istemesi ve III. Murad’ın anılan tezkiresi Schweigger’in çizimiyle birlikte ele alındığında cami ve minareleri kandillerle donatmanın mahya şeklinde de olabileceği ihtimali akla gelmektedir. Buna göre I. Ahmed zamanında (1603-1617) minareler arasına ilk mahyayı kurduğu rivayet edilen Fâtih Camii müezzinlerinden Hattat Hâfız Ahmed Kefevî’den önce de belki basit bir mahya geleneğinin mevcudiyeti ve minareleri bu iş için uygun olan Sultan Ahmed Camii’ne ibadete açıldığı ilk günlerden beri mahya kurulduğu düşünülebilir.
MAHYACILIK NEDİR?
Ramazan aylarında camilerin minareleri arasına gerilen ışıklı yazı şeritlerine mahya, bu yazıları hazırlayan sanatçıya da mahyacı denir.
Eskiden mahyacılık, büyük bir ustalık isteyen gerçek bir sanat dalıydı. Bu alanda yetişmiş büyük ustalar, yerlerini alacak olan çıraklara işin bütün inceliklerini öğretirlerdi. Mahya kurmak için, caminin en az iki minareli olması gerekir. Eskiden böyle büyük camilerde, iki minare arasına ip veya teller gerilir, mahya ustası da, genellikle zeytinyağ doldurulmuş kandilleri veya mumlu fenerleri ipin üzerine dizerek istediği dinî yazıyı yazar, hatta resimler yapardı. Bütün ramazan boyu bu kandiller, rüzgâra rağmen geceleri pırıl pırıl yanardı. Camilerin elektrikle aydınlatılmaya başlamasından sonra, mahyacılık kolaylaştı ve ayrı bir sanat olmaktan çıktı. Kandil yerine renkli elektrik ampulleriyle ve yeni yazıyla mahya kurma geleneği bugün hâlâ sürdürülüyor.
Kaynak Link: NTV/CNN
Bu Haber ACM Cyprus Yeni Teknolojiler Çalışması Kapsamında, OpenAI – ChatGPT Tarafından Sizin İçin (Türkçe veya İngilizce) Yeniden Yazıldı. Okumak İçin Sayfaya Devam Edin.
Mahya is a traditional Turkish art form where lighted candles are arranged on hillsides, minarets, and rooftops during Islamic months of Ramadan. The candles are used to form various words and calligraphy related to Islam and Ramadan, such as “Allah,” ”Muhammad,” ”Ramadan,” and “Eid al-Fitr.”
The origins of this art form date back to the Ottoman Empire when people used it to communicate and observe special religious events. It was used as a way of expressing their gratitude to Allah and show solidarity as a community.
The practice of Mahya spread throughout the Balkans, the Middle East, and Asia during the Ottoman period. The first Mahya dates back to the time of the fifth Ottoman Sultan, Bayezid II. Mahya was first created in Istanbul’s Hagia Sophia Mosque where it gained popularity over time.
The word “mahya” means “lit up by the light of the moon” in Ottoman Turkish. This beautiful practice has been continuing for centuries, and now it has become a significant part of the Islamic cultural heritage.
Today, Mahya can be seen in many mosques, cultural centers, and public places throughout Turkey during Ramadan. This tradition is not only a visual representation of Islamic faith but also serves as a reminder of the importance of Ramadan.
In Turkey, the Mahya tradition has been passed down from generation to generation. It continues to be a significant part of Islamic practice during the holy month of Ramadan, and it adds to the beauty and uniqueness of the culture of Turkey.
In conclusion, the Mahya is a traditional Turkish art form that has been passed down for centuries. The first Mahya was established during the reign of the fifth Ottoman Sultan, Bayezid II, and it has evolved into the beautiful calligraphy of today. The Mahya is now a significant part of Islamic cultural heritage in Turkey and continues to be an essential part of Ramadan festivities.