Neşet Ertaş türküleri değerleri öğretiyor

1938 yılında Kırşehir’de doğan Neşet Ertaş, 2012 yılında İzmir’de ebediyete intikal etmişti. 74 yıllık ömrüne kendi bestesi olan yüzlerce türkü ve onlarca albümden oluşan kayıtlar sığdırdı. Üç nesil herkesin severek dinlediği saygın bir isim olarak dünyadan ayrıldı.
Türkmen-Abdal geleneğinin birikimine önemli katkılar sağlarken, yaşarken olduğu gibi bugün de ilgi odağı olmaya sürdürüyor. Her yıl Ağustos ayında Kırşehir’de adına festival düzenlenen Ertaş ile ilgili Akdeniz Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet Zeki Güven’in yaptığı araştırma, türküleriyle ‘değerler öğretimi’ yaptığını da ortaya koydu.
Derinliği olan bir sanatçı
Doç. Dr. Güven, Neşet Ertaş’ı belirli kalıplara oturtmanın zor olduğunu belirterek, “Herkesin kabul ettiği şey, onun Türk Halk Müziği’nin en önemli temsilcilerinden biri olduğu gerçeği. O, Anadolu’nun sesi, bozkırın kalbi idi. Abdal geleneğinin de son büyük temsilcilerindendir. Bu kadar derinliği olan bir halk ozanının eserlerinin değerler eğitimi açısından zengin olmaması düşünülemez” diyor. Ertaş’ın eserlerinde halkın acısını, sevincini, aşkını, yoksulluğunu, gurbette olmanın sıkıntılarını dile getirdiğini kaydeden Güven, şunları söylüyor:
Ahlaki, insani ve toplumsal değerler
“Ertaş, sazıyla konuşan bir filozoftur. Aslında kendisi de ‘Ben ne sanatkarım ne de sanatçıyım. Ben halkım’ der. Şair, besteci ve icrası olarak eşsiz bir yere sahiptir. Yapmış olduğumuz çalışmalarda, onun eserlerinde pek çok değere yer verdiğini gördük. Bu değerler kimi zaman açık bir dille aktarılırken, kimi zaman mecazlarla, şiirsel ifadelerle kendine yer buluyor. Bu açıdan bakıldığında onun eserleri sadece müzikal anlamda insanları mutlu eden terennümler değil, aynı zamanda ahlaki, insani ve toplumsal değerlerin de taşıyıcısı konumundadır.”
Sevgi, hoşgörü, dürüstlük
‘Değerler Eğitimi Bağlamında Bir Ozan: Neşet Ertaş’ başlıklı çalışmaya göre, Ertaş’ın türkülerinde en çok üzerinde durduğu değer, ‘sevgi’… İkinci sırada ‘hoşgörü’, sonrasında ‘dürüstlük’ geliyor. Saygı, sorumluluk, ulusal değerler, yardımlaşma, dayanışma ve barış ise bu değerleri takip ediyor. Sevgi, “Kerem gibi yansam aşk ateşinden/ Bülbülüm, ayrılmam gülün peşinden” dizelerinde olduğu gibi sevgiliye yönelik olabildiği gibi, “İki büyük nimetim var/Biri anam biri yârim” dizeleriyle ifade edildiği gibi anne sevgisi de olabiliyor.
Ertaş, “Vatan-ı memleketim, bu mutlu günde/Büyüğüne küçüğüne saygı duyarım / Ayrım yapmayana kendi gönlümde/İnsanlık adına sevgi duyarım” derken de insanlığın tümüne duyulan sevgiyi, saygı değeri ile birlikte anlatıyor. Doç. Dr. Güven, “İnsan sevgisi, doğa sevgisi gibi değerler, Ertaş’ın kibirden uzak, sade ve samimi yaklaşımıyla eserlerinde yer alır” diyor.
“Kendim ettim, kendim buldum”
Ertaş’ın alçakgönüllülüğü de yoğun işlediğini kaydeden Güven, “Kendim ettim, kendim buldum” gibi eserleriyle, bu yaklaşımını ortaya koyduğunu, mahlas olarak da ‘Garip’ ismini kullandığını hatırlatıyor. Ertaş’ın zor bir hayat yaşamasına rağmen eserlerinde ‘isyan’ değil, sabır ve tevekkülün öne çıktığını vurgulayan Güven, “Anadolu insanının kaderine razı hali, onun türküleriyle adeta dile gelir” diyor ve “Hep sen mi ağladın, hep sen mi yandın?/Ben de gülemedim; yalan dünyada” dizelerini örnek gösteriyor.
Çok katmanlı bir sanatçı
Neşet Ertaş’ın, “Aşkınan koşan yorulmaz”, “Boş durmak günahtır, çalışmak sevap/ Çalış ne duruyon, sen de bir şey yap” diyerek çalışkanlığı övdüğünü belirten Güven şunları dile getiriyor:
“Türkülerinde, babası Muharrem Ertaş’tan miras bir gelenekle, alın teriyle kazanmanın değeri vurgulanır. Eserleri değerler eğitimi açısından bir hazinedir. Sevgi, saygı, sabır, vefa, tevazu, ahlak, kader anlayışı gibi evrensel ve kültürel değerler eserlerinde yer bulur. Anlatımı sade, içten ve etkilidir. Bu yönüyle özellikle öğrencilere, gençlere ve topluma değer kazandırma açısından güçlü bir araçtır. Neşet Ertaş sadece bir saz sanatçısı ya da halk ozanı değil, edebi derinliği, kültürel taşıyıcılığı ve felsefi duruşuyla çok katmanlı bir kişiliğe sahiptir. Onu sadece saz çalıp türkü çalan biri olarak görmek, eksik olur.”
Edebiyata katkıları
Türkülere yönelik inceleme, Ertaş’ın edebiyata katkılarını da ortaya koydu. Buna göre Ertaş, eserleriyle hece geleneğini yaşattı, redif ve kafiyeyi ustaca kullandı. Dilde sadeliği öne çıkardı. Değerler aktarımı ile edebiyatın toplumsal rehberlik için kullanılmasına bir örnek oluşturdu. Halk filozofu olarak toplumsal hafızanın diri tutulmasına katkıda bulundu.
Bireysel mesajlar yanında toplum adına mesajlar da verdi. Ayrıca sözlü ‘Abdal’ kültürünün yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılmasına önemli katkılar yaptı. Halkbilim ile felsefeyi birleştirdi ve çağdaş dile aktardı. Eserlerinde yaşanmışlık etkisi görüldü ve yapaylıktan uzaktı. Bu da onu toplum nezdinde daha güvenilir bir konuma taşıdı.
Çağları aşacak
Doç. Dr. Ahmet Zeki Güven, Ertaş’ın sazıyla ve eserleriyle çağları aşacağını ve halk şiiri geleneğinin çağdaş bir temsilcisi olarak gelecekte de aynı önemi koruyacağını vurguluyor. Güven, “Onu mutlaka edebi ve felsefi yönleriyle de ayrı kategorilerde değerlendirmeliyiz” diyor.